Published in Turkey - Social interactions and entertainment - 28 Oct 2016 17:26 - 3
Herkesin kendine sorması gereken sorular var şu an. Mesela; tek gözlü kedi neden ısrarla bana geldi?
Kedi insanı olmadığımın garantörü olabilecek sokak köpeği ahbaplarım var. Ve elbet o yarı kör kediyle ortak noktalara sahibiz.
Sonsuzlukla kafayı bozduğum dönemlerde bir şeyler olur. Hiçbir şey hissedemez hale gelirim örneğin kız arkadaşım öyle bir çeker gider ki. Ya da sensörlü sokak lambaları tam ben altlarından geçerken sönerler. Bu psikolojideki bir insana böyle rastlantılar acı veriyor. Tanrının nihilist olduğunu düşünemiyorum bile.
Yaralar ikiye ayrılır, biz izi kalanlardan bahsedeceğiz bugün. Her kadın giderken güzelleşir, güzelleştikçe ayak bileklerinizden ilkel kapanlar geçer. Böylesine çağdışı bir duyguyu hissetmek mi yabancılaştırıyor bizi terk edilince bulunduğumuz her yere. Yoksa, yoksası yok, yoksa dersek sonu gelmez ve zaten gelmeyecek de. Kediler de ikiye ayrılır, otobanlarda.
Bir kadın kaybetmekten korktuğu için vazgeçer diyordu biri, tamamen hak verir oldum. Bu hallere düşeceğimi bilsem her gün geçtiğim köprüden bir gün atlardım. Bu bir cesaret meselesi değil, özgüven meselesi. Bir de özsaygı var ki onu karıştırma şimdi hiç. Bu atlama mevzusu tamamen şudur; atladığımda mesajı yerine ulaştırabilecek şekilde gebermeyi başarabilecek miyim?
Kedinin de kendine sorması gereken sorular var. Mesela; bu hüngür hüngür ağlayan adamın peşine ne diye düştüm?
PS: Terk edilirken rastladığım, sağ gözü olmayan sırnaşık kediye sevgiler.
Support
Yamtar THadrielGeorge Best