Published in Turkey - Social interactions and entertainment - 23 Apr 2016 08:22 - 6
Şaman öğretisi mistik değildir, ezoterik değildir
Şamanizm sözcüğünün, mistisizm ile yeni çağ spritüalitesiyle karıştırılarak ezoterik bir öğreti zannedilmesi yanlışına sıkça rastlanmaktadır. Oysa günümüzde antropolojik olarak bilimsel anlamda anlaşılmaya ve öğrenilmeye çalışılan Şamanizm, kadim insanlık tarihine özgü bir inanç sistemi ve bu inancın uygulamalarıdır. Kişinin kendi özünden, insan, hayvan, bitki, mineral ya da göksel diğer tüm diğer varlıkların özlerine uzanan bağların farkındalığı ve iletişimini içerir.Doğaüstü olmayıp, tüm şamanik faaliyetler esasen doğal ve ‘holistik’tir. Her şeyin daha büyük bir enerji ağı içerisinde birbirleriyle bağlı olduğunu anlamaktır. Kadim çağlarda görülen, işitilen, dokunulan, tadılan ve koklanan şeylerin fiziksel âleme, yani maddesel dünyaya özgü, görülemeyen, işitilemeyen, dokunulamayan, tadılamayan ve koklanamayan şeylerin ise fizik-dışı ve dolayısıyla ruhsal âleme özgü olduğunu kabul eden inanç, şamanizmin temelidir. Bu kadim bilgeliğin özünde öncelikle kendi ruhunun geliştirilmesi sorumluluğu yatmaktadır. Kişisel ruhun tekâmülü gerçekleşmeden kendi dışındaki fiziksel ya da fizikötesi âlemlerle ilişki kurmaya niyet etmek mümkün değildir.Şamanizm’deki teknikleri öğrenmek ve uygulamak insanı Şaman yapmayacaktır. Dünya, evren bilgisi artarak yaşamına rehberlik sunacaktır. Bu öğreti, ille semavi bir inanç ya da entelektüel zekâ gerektirmez. Yaparak, uygulayarak öğrenilen bu teknikler için gereken tek şey kişinin kendi içerisinde uyumakta olan güç kaynağını harekete geçirmektir. Herkes için öğrenilebilir ve uygulanabilir olan bu tekniklerin yasaklanması, baskıcı ve hoşgörüsüz Hıristiyan inancının yayılmasıyla yüzlerce yıl saman altına itilmiş, siyasi, endüstriyel ve sosyal gelişime ters düşeceği için unutturulmuş hatta kaybettirilmiştir.Bugün pek çoğumuz Doğa ile ilişkisi kopmuş, sanayinin ürettiği bir çevrede yaşadığımız için Toprağın yaşamsal nabzını hissedemez olduk. Teknolojik tapınmalı modern bir doğa cehaleti ile Dünya’nın ekolojisi ağır hasar aldı ve binlerce hayvan ve bitki türleri yok oldu. Gezegenin kendisi de ağır tehdit altında ve anlaşılamayan o ki, gezegenin tehdit etmek, insan soyuna tehdittir.Dünyamız, Toprak Anamız, Gezegenimiz insanoğlunun vurdumduymazlığı ve umarsız yok ediciliği altında acıyla kıvranmaktadır. Doğal dengelerin yeniden tesisi ancak ve sadece Doğa’ya, Dünyamıza ve onun bağrında yaşayan insan ve insan-dışı tüm varlıklara yenilenmiş bir saygı kazanmakla mümkündür. Bu nedenledir ki, günümüz insanının kadim bilgeliğe her zamankinden çok ihtiyacı vardır.Şamanizm bu “unutulmuş”, “yitirilmiş” bilgileri yeniden kazanmanın yoludur.Batıl inançlardan, çeşitli halkalara özgü sınırlayıcı bilgilerden arındırıldığında, Şamanizm’in temel ve evrensel prensipleri modern çağda bile etkin bir yaşam sürebilmenin yol ve yordamını gösteren bazı önemli maddeler içerir. Bunları anlayabilmek için herhangi bir dine ya da akıl yürütme yöntemine ihtiyaç yoktur ve kendimizin deneyimleyebileceği dört önemli bilgiyi içselleştirmek yeterlidir ve bunları şöyle sıralayabiliriz:
Şamanizm sözcüğünün, mistisizm ile yeni çağ spritüalitesiyle karıştırılarak ezoterik bir öğreti zannedilmesi yanlışına sıkça rastlanmaktadır. Oysa günümüzde antropolojik olarak bilimsel anlamda anlaşılmaya ve öğrenilmeye çalışılan Şamanizm, kadim insanlık tarihine özgü bir inanç sistemi ve bu inancın uygulamalarıdır. Kişinin kendi özünden, insan, hayvan, bitki, mineral ya da göksel diğer tüm diğer varlıkların özlerine uzanan bağların farkındalığı ve iletişimini içerir.Doğaüstü olmayıp, tüm şamanik faaliyetler esasen doğal ve ‘holistik’tir. Her şeyin daha büyük bir enerji ağı içerisinde birbirleriyle bağlı olduğunu anlamaktır. Kadim çağlarda görülen, işitilen, dokunulan, tadılan ve koklanan şeylerin fiziksel âleme, yani maddesel dünyaya özgü, görülemeyen, işitilemeyen, dokunulamayan, tadılamayan ve koklanamayan şeylerin ise fizik-dışı ve dolayısıyla ruhsal âleme özgü olduğunu kabul eden inanç, şamanizmin temelidir. Bu kadim bilgeliğin özünde öncelikle kendi ruhunun geliştirilmesi sorumluluğu yatmaktadır. Kişisel ruhun tekâmülü gerçekleşmeden kendi dışındaki fiziksel ya da fizikötesi âlemlerle ilişki kurmaya niyet etmek mümkün değildir.Şamanizm’deki teknikleri öğrenmek ve uygulamak insanı Şaman yapmayacaktır. Dünya, evren bilgisi artarak yaşamına rehberlik sunacaktır. Bu öğreti, ille semavi bir inanç ya da entelektüel zekâ gerektirmez. Yaparak, uygulayarak öğrenilen bu teknikler için gereken tek şey kişinin kendi içerisinde uyumakta olan güç kaynağını harekete geçirmektir. Herkes için öğrenilebilir ve uygulanabilir olan bu tekniklerin yasaklanması, baskıcı ve hoşgörüsüz Hıristiyan inancının yayılmasıyla yüzlerce yıl saman altına itilmiş, siyasi, endüstriyel ve sosyal gelişime ters düşeceği için unutturulmuş hatta kaybettirilmiştir.Bugün pek çoğumuz Doğa ile ilişkisi kopmuş, sanayinin ürettiği bir çevrede yaşadığımız için Toprağın yaşamsal nabzını hissedemez olduk. Teknolojik tapınmalı modern bir doğa cehaleti ile Dünya’nın ekolojisi ağır hasar aldı ve binlerce hayvan ve bitki türleri yok oldu. Gezegenin kendisi de ağır tehdit altında ve anlaşılamayan o ki, gezegenin tehdit etmek, insan soyuna tehdittir.Dünyamız, Toprak Anamız, Gezegenimiz insanoğlunun vurdumduymazlığı ve umarsız yok ediciliği altında acıyla kıvranmaktadır. Doğal dengelerin yeniden tesisi ancak ve sadece Doğa’ya, Dünyamıza ve onun bağrında yaşayan insan ve insan-dışı tüm varlıklara yenilenmiş bir saygı kazanmakla mümkündür. Bu nedenledir ki, günümüz insanının kadim bilgeliğe her zamankinden çok ihtiyacı vardır.Şamanizm bu “unutulmuş”, “yitirilmiş” bilgileri yeniden kazanmanın yoludur.Batıl inançlardan, çeşitli halkalara özgü sınırlayıcı bilgilerden arındırıldığında, Şamanizm’in temel ve evrensel prensipleri modern çağda bile etkin bir yaşam sürebilmenin yol ve yordamını gösteren bazı önemli maddeler içerir. Bunları anlayabilmek için herhangi bir dine ya da akıl yürütme yöntemine ihtiyaç yoktur ve kendimizin deneyimleyebileceği dört önemli bilgiyi içselleştirmek yeterlidir ve bunları şöyle sıralayabiliriz:
- İnsan bir ruha sahip beden ve zihin olmayıp, bedene ve zihne sahip kozmik bir ruhtur. Burada Ruh kelimesini büyük harfle yazmak doğru olacaktır çünkü varlığımızın özü olandır ve ölümlü olan kimlikten yüce olandır.Kişisel gücü ve yaratıcılığı geliştirmenin yolu, dışımızdaki herhangi bir güç ya da otoriteye bağımlılıktan değil, kendi içimizdeki Ruh ile ilişki kurmaktan geçecektir.Her şey ama her şey canlıdır. Hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, kayalar ve taşlar, hepsinin bir “can”-lılığı vardır. Her ne kadar insanın canlılığından farklı gözükseler de, var oluş farkındalığı anlamında bu canlılık aynı değerdedir. Bir kez içselleştirildiğinde Dünya’ya ve tüm yaşam formlarına tutumuz değişecektir.Gerçekliğin, “dışarıda” deneyimlenenleri etkileyen ve düzenleyen “iç” alanları vardır. Bu iç dünyalarda yardımcılar, rehberler ve hocalar bulunur. Dış gerçekliğimizi değiştirmek bu iç bilgeliklerle iletişimde olmakla mümkündür.
- İnsan, Dünya’yı tüm diğer varlıklarla ve hepsiyle bir biçimde iletişimde olarak paylaşır.Her şey birbirine bağlıdır. Hiçbir şey diğer şeylerden ayrı ve izolasyon içerisinde var olamaz.Her canlının kendisini var edici gücü kendi içerisinden gelir.
- Kendi iç alanınızı – herhangi bir zaman diliminde, herhangi bir yerde huzurun bulunacağı o özel dünyayı keşfetmekÖzel dünyadan başka boyutlara, var oluş boyutlarına göz atmakFarklı perspektiflerin coğrafyasından edinilen bilgileri ve deneyimleri sonradan fiziksel boyuttaki bilinç ile çözümlemekAçığa çıkmamış kendi potansiyellerini keşfetmek ve yeteneklerin farkına varmakYaratıcılığı geliştirmekKendi hayatının denetimini kendi ellerine alarak koşulların esiri ya da kurbanı olmaktan uzaklaşmakEvrenin doğal güçleriyle uyumlanmak
Support
KliganeComments (6)
PİRİNÇ
VOTED
Metin 2 den bilirim.
v+s
cahillik zor zanaat vesselam . uydurma sapıtma din dediğin bütün kutsal dinlerinde öncesine dayanıyor acaba neyi sapıtmışlar