Objavljeno u Turkey - Političke debate i anazlize - 18 Dec 2016 04:45 - 2
Son yıllarda Türk Milliyetçiliğini İslam dışı, hatta İslam karşıtı gösterme retlerinin artması, geçmiş yıllarda ortaya atılan “İslamiyet varken, Türklüğe ne gerek var” sözündeki anlayışın etkisini giderek artırması, bölücü unsurların büyük bir şımarıklıkla ülkeyi bölmeye hızla yönelmesi ve bu noktada ciddi destekler görmesi sebebiyle; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra Türk Milliyetçiliğini siyasi hayata sokup, bunu doktrinleştirerek mücadelesini veren, milyonlarca ülkücü yetiştiren ve yetişmesine sebep olan Başbuğ Alparslan Türkeş’in Dokuz Işık adlı doktrinini inceleyip kamuoyuna sunmayı gerekli buldum. Başkanlık sistemi arayışları içinde olan siyasetçilerimizin Alparslan Türkeş’in 9 Işık adlı eserini referans göstermeleri, bazı konuları çarpıtmaları da bu kitabı yazmamda ayrı bir etken teşkil etmiştir. Bu kitapta, Dokuz Işık’ta yer alan ve birinci ilke olan Türk Milliyetçiliği ile diğer bütün ilkelerin esas aldığı kaynakları ortaya koymaya çalıştım. Dokuz Işığın esas aldığı kaynakların başında İslamiyet’in geldiğini, bizzat Dokuz Işık’tan örnekler vererek belirledim. Alparslan Türkeş’in savunduğu, öğrettiği milliyetçiliğin ırkçılıkla uzaktan yakından ilgisinin bulunmadığını ortaya koymaya ret ettim. Dokuz Işık’ta millet nasıl tarif ediliyor, kimler Türk Milletini meydana getiriyor ve bu milletin milliyetçiliğini yapmak neden Türk Milliyetçiliği olarak adlandırılıyor, bunu anlatmaya çalıştım. İslamiyet’ten feyz almak, onun esaslarına göre hareket etmek yerine; İslamiyetin evrensel olan özelliğini devlet yönetimine indirgeyerek, hangi yanlışların yapılmak istendiğine dikkat çekmek istedim. İslamiyet’in milletleri imha etmediği, bilakis ihya ettiği gerçeğini bir kenara bırakarak; egemenlik kavramının, millet kavramının İslamiyet kullanılarak nasıl imha edilmek istendiğine işaret etmeyi yararlı gördüm. Ayrıca, günümüz dünyasında en önemli sorunların başında yer alan gelir dağılımındaki adaletsizliğe, zülme varan haksızlıklara Dokuz Işığın hangi çareleri bulduğunu ve bunları ilke olarak nasıl belirlediğini anlatmaya ve bu çerçevede herkesin uyanması gerektiğine işaret etmeye çalıştım. Sözde İslamcıların da iyi anlamaları için Dokuz Işığın nihai hedefinin ne olduğuna, bu incelemede özellikle yer verdim. Muhakkak ki; bu inceleme çalışması ile Dokuz Işığı tam olarak ortaya koyduğumu söyleyemeyiz. Ben sadece Dokuz Işığın tekrar gündeme gelmesini ve günümüzde çok yanlış olan değerlendirmelere, Dokuz Işık’la bir cevap vermeyi hedeflemiş oluyorum. Dün olduğu gibi bugün de belli çevrelerce görülmek istenmeyen Dokuz Işık’taki büyük çağrı ve daveti, özellikle belli yerlere cevap açısından daha kitabın başında yer vermeyi yararlı gördüm. “Ben Türk Milletini, Sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, Rüşvet ve hile ile çiğnenen, çiğnetilen hukuk düzenlerine, Ahlaktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir iktisadi yapıya çağırmıyorum. Türklük şuur ve gururuna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısacası hak yolu, hakikat yolu, ALLAH YOLUna çağırıyorum. Modern medeniyetin en ön safına geçmek üzere çağlar üzerinden sıçramaya çağırıyorum. Hareketin adını isteyenlere açıkça ilan ediyorum: Yeniden maneviyata dönüş…”
Podupri
Komentari (2)
pirinç sal