Merhabalar sayın güzide ve az emektar oyundaşlarım.

Maalesef görüyorum ki aramızda/aranızda makale yazmayı bilen, ya da en azından eğlenceli bir makale yazmayı bilen yok. Öncelikle eğlenmek istiyorsak "ben adamım erkeklikten ödün vermem", "türkün türkten başka dostu yok" gibi hedehödö söylemlerden arınmalıyz. Bunlar günlük hayatımızda ne kadar yer kaplarsa beyin kıvrımlarımız o kadar belirsizleşir. Neyse bunu fazla şeyapmayın size bir anımı anlatayım:

Dostlarım, canlarım!
A ben bu saf başımı nerelere vurayım!
Yıllardan çok eski bir yıl hatırlamıyorum, o zamanlar liseye başlamak üzere olan, yaz tatilinin son demlerini hüzünbaz otuzbirci rolünü oynayarak ve çavuşu tokat manyağı yaparak geçirmekte idim. Annemler birkaç günlüğüne yoktu ve ben de o sıralar Ceren'le konuşuyordum. O zamanlar 10.000 sms varı hatırlarsınız, ah nelerimizi verdik o smslerde canlarım. 

O akşam Ceren'le sıradan geyiğimizde laf arasında ve ciddi olmayarak "e yarın bize gel kahvaltı yapalım" dedim. "Tamam" dedi ancak tabi ki inanmadım. Bi kere liselilik girmiş ya kanıma. Neyse tabi uyudum son postayı da evrene yollayarak.

Sabah kapının ziliyle uyandım, delikten baktım kimse yok bastım zıpzıp eden tuşa dış kapıyı açsın diye ve sonrasında evin kapısını açtım. Bir de ne göreyim. Ceren gelmiş karanlık merdivende kapının yan tarafında bekliyormuş. Oraya nasıl çıktı kapı kapalıyken hala bilmiyorum. Ben tabii üstümdeki pijamalaşmış tişörtüm ve diz yapmış eşofmanımla aşırı utanarak buyur ettim. Sanki başka yer yokmuş gibi önden önden odama geçip yatağıma oturdu. Ben o sırada hayatın anlamına erişememiş olduğumdan hayatımın hatasını yaptım ve kasalı, tüplü monitörlü bilgisayarımı açtım! Evet hem de sırtım ona dönük oturuyordum. Ah küfretmeyiniz, çok cahildim.  

Ceren o gün beyaz daracık bir pantolon ve ince bir tişört giymiş, saçlarını düzleştirmiş ve adeta düzüşmeye gelen karılar gibi parfüm sıkmıştı. Onun parfümünün etkisi ve olayın şokuyla iyice iptal oldum. Aptalca kısa kısa cevaplar veriyor, kahvaltıdan bahsetmiyordum bile. Tabi yaklaşık 15 dakika sonra sizin de takdir edeceğiniz gibi Ceren bana elveda dedi. Ben de yatağıma kıçından bulaşmış parfüm kokusunu içime çekerek ağlayarak boşaldım.



Saygılar, sevgiler, hörmetler.