刊登在 Turkey - 社交娛樂 - 04 Feb 2017 10:12 - 19
Okurken Hans Zimmer’ın Interstellar filmi için bestelediği muazzam eserini -Buraya Tıklayarak- arka planda dinlerseniz, makalede anlatılanlar bu müzik ile beraber sizde güzel bir etki bırakacaktır.
İngiliz Doktoru ve Kimyacısı James Lovelock (1919-) evrenle ilgili en yeni kuramlardan biri olan ‘Gaia Kuramı’nın da kurucusudur. ‘‘İnsan sadece doğaya uyarak yaşamaz. Kendi amacına uygun olarak onu değiştirir.’’ der. Küresel Isınma bunu kanıtlayan doğa olaylarından biridir. Lovelock ‘‘Eğer kuramsal yaklaşım doğruysa en iyi gelişme evrenin insandan kurtulması olacak’’ diyor. Kuşkusuz insanoğlunun böyle bir niyeti yok. Fakat insanlığı kurtarmak için dünyaya saygılı bir insan türü yetiştirmek gerek. Oysa sadece dünyayı kemirmekle kalmayan, fakat insanları da sömüren birçok haksızlıklar içeren bir dünya sisteminde yaşıyoruz.
Bilgisizlik sömürüsünden kaynaklanan kötülükler ekonomik dengesizliğin temel nedenlerinden biridir. Çok gelişmiş toplumlar öğretim düzeyi en yüksek olanlar en zengin ve en demokratik olanlardır. Bizim sorunumuz ise cahil toplumu eğitmektir. Ne var ki öğretim yarı cahilin ya da sömürücünün elinde ise amacına ulaşamıyor.
Dünya iletişim çağına gelene kadar insanlar daha bilgisizdiler. Fakat yeni araçlar bu bilgisizliğin doğasını değiştirdi. Kentlileşme ve iletişim çağı geldikten yoğun bir bilgilenme süreci yarattılar. En cahil insan bile dünyanın farkına varmaya başladı. Evler, apartmanlar, gökdelenler, otomobiller, uçaklar, gemiler, her şeyi satan pazarlar, sinemalar, televizyonlar, telefonlar. Görsel imgeler insanların güncel belleğine kazınıyor, Temelde öğretimsiz bile olsalar, insanlar dünyayı görsel boyutlar öğreniyor ve yüzeysel de olsa ortak oluyorlar.
Gençlerin son eylemleri, daha yaşlı kuşakların doğasını ve gücünü bilmedikleri iletişim çağı kuşaklarının yetiştiğini kanıtladı. Sadece iktidar değil, toplum da bu genç eylemi anlamakta zorluk çekiyor. Mısır olayları bir yıllık dinci cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin ne duruma düştüğünü gösterdi. Dünya bildiğimiz ya da bize gösterilmiş dünya değil. Gelecek olasılıkla bizim şu anda bilemediğimiz biçimlere girecek.
Yakınlarda Amerika’nın uzay çalışmalarını planlayan NASA’nın (Ulusal Aeronotik ve Uzay Dairesi) Mars gezegenine gönderdiği ‘Merak’ adlı robot yeryüzünden gönderilen sinyallerle 6 ağustos günü Mars yüzünde ‘Gale’ krateri denilen 20x7 km. genişliğinde eliptik bir çukurun 300m. yakınına indirildi. Zengin araçlarla donatılmış küçük bir laboratuar olan bu robot 20 kasım 2011’de, yani 7 ay önce fırlatılmış ve uzayda 250 milyon km yol olarak sadece 300 metre bir farkla istenilen noktaya düşmüştü. Bu, bir tüfekle 300 m ye atış yaparsanız bir insanın alnından tam ortasından vurmak demektir.
BİZ YARINI BİLE HESAPLAYAMAZKEN
Dünyanın çapından 8 kat daha fazla bir uzaklıktan ve bütün öğeleri hareket eden bir atış sürecinde istediğiniz noktanın bu kadar yakınına ulaşmak, çağdaş bilim ve teknolojinin yüksek potansiyelini gösteriyor. Robot saniyede 3600m. hızla gidiyor (bu otomobil hızıyla saatte 12960km. eder. Yani saatte 130km. hızla giden bir otomobilden 100 kat daha hızlı). Dünyadaki deneyimlerimizle hayal bile edemeyeceğimiz mesafelere laboratuvar gönderen, orada onların uzun zaman kalıp bize Mars hakkında bilgi vermesini sağlayan adamlar bizim gibi insanlar. Bilim adamı ya da mühendis olarak diploma almışlar. Mars’ın hareketlerini dünyanınkiler kadar doğru gözlemleyerek, araçlarıyla ölçüyorlar. Şaşırtıcı olan, bu teknik performansların bir gün sonrasını bile hesaplayamayan insanların ve toplumların yaşadığı bir dünyada gerçekleşmesi.
Biz okumamış Anadolu göçerini tek aşamada bilim adamı yapamayız. Kaldıki toplumu tek bir aşamada kentli de yapamıyoruz. Son günlerde öğretimi idare edenlerine aklına gelen ilk iş, kızlarla erkekleri ayırmak. Bugünün yaşamında bu ayırımın ne anlamı var? Çağdaşlık toplum üyelerinin yeni bir iletişim evresine girmesinden, yeni bilgilerden, yeni ilişkilerden, yeni motivasyonlardan kaynaklanıyor. Televizyonu, sporu, alışveriş merkezlerini, telefonu, kamu taşımacılığını, 25 milyon öğrenciyi, hastaneleri, fabrikaları, konferans ve konser salonlarını, sinemaları,kadın erkek diye ayırmak olası mı ?
Böyle bir anlayışta temellenen bir öğretim bizi Mars’a götürebilir mi ? Ortaçağda kalan kleri geniş olan toplumların öğretimlerini çağdaşlaştırmaları olanaksızdır. Toplum dünya bilgisi açısından zenginleşse bile biz Ay’a roket fırlatacak örgütler sağlamazsak, iletişimi de, şimdiki gibi, ile ithal etmeye devam etmek zorunda kalacağız.
Uçak yapmak, silah yapmak için, otomobil yapmak, ameliyat yapmak, kalbiniz durursa çalıştırmak, beyninizin filmini almak, ilaç hazırlamak için bilim adamları, mühendisler, doktorlar gerek. Fotoğraf makinesi, televizyon, sinema yapmak için mühendis gerek. Yeni gelişmeleri fizikçiler, kimyacılar, bilim adamları gerçekleştiriyor. Bugün içinde yaşadığımız dünya o kadar çok teknoloji kullanıyor ki, Çin’in milyarlık nüfusunu beslemek için diploma verdiği mühendis sayısı yılda beş yüz bin civarında.
Türkiye’de bunu tartışan var mı?
Bilim adamlarının gelişen matematiksel yöntemler ve çok duyarlı cihazlarla yaptıkları deneyler araştırma enstitülerinde üniversitelerde ve özel kurumlar tarafından destekleniyor. Bunlar için gerekli araçları yapan fabrikalar, bilime inanan politikacılar bunu gerçekleştirecek politik irade olmadan ‘Merak’ robotunu Mars’a indiremezsiniz..
İŞTE TEMEL BİR SORU
Cahiller neden Mars’ı inceleme gereği duymuyorlar? ‘Biz karnımızı doyuramazken gökteki yıldızlarla neden uğraşalım?’ diyebilirler. Onlara insanların bu merakı 3000 yıldır duyduğunu, yüzyıllardır bunu gerçekleştirmeye çalıştığını anlatamayız.
Bilgi ve davranışlarıyla Ortaçağda yaşayan insan, bilgi birikiminin çokuzun bir tarihi süreç içinde olduğunu anlayamaz. Ona karşın yaşam sürecin hızlandığını görüyor. Öküzlerin yada mandaların binlerce yıl çektikleri sabandan traktöre kısa bir sürede geçildiğini gördü. Köyde vaktiyle hiç görmediği şeyleri kentlerde hatta kasabalarda görüyor. Sağlıkla ilgili konularda doktor, röntgen, MRI gibi teknikleri ve ilaçları kendi deneyimi ile öğreniyor. Otomobil, kamyon, traktör kullanmayan kalmadı. Hiç görmediği
araçları da televizyonda görmüş olması normal.
Fakat cahil toplumun çağdaşlaşması örgütlenmemiş yüzeysel bir görsel bilgilenmedir.
Halkın dünyaya kapısını açması, Anadolu nüfusunun kentlere dolmaya başladığı 1960’lı yıllara uzanır. Ne var ki bu bilgilenme çağdaşlık bilincine ulaşmaya yetmiyor, ve gelişen dünyaya ortak olmamız anlamına gelmiyor. Toplumun cahil kalmasına neden olan politik bağnazlıklar aşırı derecede yoğun.
Bilgi, var olmanın bir uzantısı haline dönüşmedikçe toplumsal yaşamla doğal bir ilişki kuramıyor. Okullardaki bilginin yaşamla ilişkisi genelde doğrudan değil, soyut ve genel. Buna toplumun bilgi vurdumduymazlığını ekleyince durum umut verici değil. Bunu sağlayamayan öğretimin bedeli toplumsal çöküştür.
Çağdaş toplumların sorunları aynı. İnsanlar dünyanın dengesini ancak ortak olarak çalışırlarsa düzeltebilecekler. Farklı olduğumuz yalanına aldanmayın! Dünya için tek bir çözüm var. Bizim gibi cahil toplumlar bu sürecin figüranları olarak kalıyorlar. Oysa yakın gelecek bir ölüm kalım savaşıdır. Kanımca buna ortak olmayanlar ilk feda edilecek olanlardır. Soyları tükenen hayvanlar gibi olmamak için çağdaşlık sadece bilimden geçiyor. Çağdaş devletin temel ödevi toplumu bu bağlamda uyandırmaktır. İnsanlar ‘Kime soruyorsun bunları be adam!’ diyebilir. Aklı kaldığı varsayılan birilerine. Umutlarını yitirmemişlerse!
Sevgili Okuyucular,
Cehaletin iç ve dış kölelik tuzağı olduğunu anlamayan o cehaletin parçasıdır.
Faydalanılan Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi - Kitap Eki - Temmuz/2014
İngiliz Doktoru ve Kimyacısı James Lovelock (1919-) evrenle ilgili en yeni kuramlardan biri olan ‘Gaia Kuramı’nın da kurucusudur. ‘‘İnsan sadece doğaya uyarak yaşamaz. Kendi amacına uygun olarak onu değiştirir.’’ der. Küresel Isınma bunu kanıtlayan doğa olaylarından biridir. Lovelock ‘‘Eğer kuramsal yaklaşım doğruysa en iyi gelişme evrenin insandan kurtulması olacak’’ diyor. Kuşkusuz insanoğlunun böyle bir niyeti yok. Fakat insanlığı kurtarmak için dünyaya saygılı bir insan türü yetiştirmek gerek. Oysa sadece dünyayı kemirmekle kalmayan, fakat insanları da sömüren birçok haksızlıklar içeren bir dünya sisteminde yaşıyoruz.
Bilgisizlik sömürüsünden kaynaklanan kötülükler ekonomik dengesizliğin temel nedenlerinden biridir. Çok gelişmiş toplumlar öğretim düzeyi en yüksek olanlar en zengin ve en demokratik olanlardır. Bizim sorunumuz ise cahil toplumu eğitmektir. Ne var ki öğretim yarı cahilin ya da sömürücünün elinde ise amacına ulaşamıyor.
Dünya iletişim çağına gelene kadar insanlar daha bilgisizdiler. Fakat yeni araçlar bu bilgisizliğin doğasını değiştirdi. Kentlileşme ve iletişim çağı geldikten yoğun bir bilgilenme süreci yarattılar. En cahil insan bile dünyanın farkına varmaya başladı. Evler, apartmanlar, gökdelenler, otomobiller, uçaklar, gemiler, her şeyi satan pazarlar, sinemalar, televizyonlar, telefonlar. Görsel imgeler insanların güncel belleğine kazınıyor, Temelde öğretimsiz bile olsalar, insanlar dünyayı görsel boyutlar öğreniyor ve yüzeysel de olsa ortak oluyorlar.
Gençlerin son eylemleri, daha yaşlı kuşakların doğasını ve gücünü bilmedikleri iletişim çağı kuşaklarının yetiştiğini kanıtladı. Sadece iktidar değil, toplum da bu genç eylemi anlamakta zorluk çekiyor. Mısır olayları bir yıllık dinci cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin ne duruma düştüğünü gösterdi. Dünya bildiğimiz ya da bize gösterilmiş dünya değil. Gelecek olasılıkla bizim şu anda bilemediğimiz biçimlere girecek.
Yakınlarda Amerika’nın uzay çalışmalarını planlayan NASA’nın (Ulusal Aeronotik ve Uzay Dairesi) Mars gezegenine gönderdiği ‘Merak’ adlı robot yeryüzünden gönderilen sinyallerle 6 ağustos günü Mars yüzünde ‘Gale’ krateri denilen 20x7 km. genişliğinde eliptik bir çukurun 300m. yakınına indirildi. Zengin araçlarla donatılmış küçük bir laboratuar olan bu robot 20 kasım 2011’de, yani 7 ay önce fırlatılmış ve uzayda 250 milyon km yol olarak sadece 300 metre bir farkla istenilen noktaya düşmüştü. Bu, bir tüfekle 300 m ye atış yaparsanız bir insanın alnından tam ortasından vurmak demektir.
BİZ YARINI BİLE HESAPLAYAMAZKEN
Dünyanın çapından 8 kat daha fazla bir uzaklıktan ve bütün öğeleri hareket eden bir atış sürecinde istediğiniz noktanın bu kadar yakınına ulaşmak, çağdaş bilim ve teknolojinin yüksek potansiyelini gösteriyor. Robot saniyede 3600m. hızla gidiyor (bu otomobil hızıyla saatte 12960km. eder. Yani saatte 130km. hızla giden bir otomobilden 100 kat daha hızlı). Dünyadaki deneyimlerimizle hayal bile edemeyeceğimiz mesafelere laboratuvar gönderen, orada onların uzun zaman kalıp bize Mars hakkında bilgi vermesini sağlayan adamlar bizim gibi insanlar. Bilim adamı ya da mühendis olarak diploma almışlar. Mars’ın hareketlerini dünyanınkiler kadar doğru gözlemleyerek, araçlarıyla ölçüyorlar. Şaşırtıcı olan, bu teknik performansların bir gün sonrasını bile hesaplayamayan insanların ve toplumların yaşadığı bir dünyada gerçekleşmesi.
Biz okumamış Anadolu göçerini tek aşamada bilim adamı yapamayız. Kaldıki toplumu tek bir aşamada kentli de yapamıyoruz. Son günlerde öğretimi idare edenlerine aklına gelen ilk iş, kızlarla erkekleri ayırmak. Bugünün yaşamında bu ayırımın ne anlamı var? Çağdaşlık toplum üyelerinin yeni bir iletişim evresine girmesinden, yeni bilgilerden, yeni ilişkilerden, yeni motivasyonlardan kaynaklanıyor. Televizyonu, sporu, alışveriş merkezlerini, telefonu, kamu taşımacılığını, 25 milyon öğrenciyi, hastaneleri, fabrikaları, konferans ve konser salonlarını, sinemaları,kadın erkek diye ayırmak olası mı ?
Böyle bir anlayışta temellenen bir öğretim bizi Mars’a götürebilir mi ? Ortaçağda kalan kleri geniş olan toplumların öğretimlerini çağdaşlaştırmaları olanaksızdır. Toplum dünya bilgisi açısından zenginleşse bile biz Ay’a roket fırlatacak örgütler sağlamazsak, iletişimi de, şimdiki gibi, ile ithal etmeye devam etmek zorunda kalacağız.
Uçak yapmak, silah yapmak için, otomobil yapmak, ameliyat yapmak, kalbiniz durursa çalıştırmak, beyninizin filmini almak, ilaç hazırlamak için bilim adamları, mühendisler, doktorlar gerek. Fotoğraf makinesi, televizyon, sinema yapmak için mühendis gerek. Yeni gelişmeleri fizikçiler, kimyacılar, bilim adamları gerçekleştiriyor. Bugün içinde yaşadığımız dünya o kadar çok teknoloji kullanıyor ki, Çin’in milyarlık nüfusunu beslemek için diploma verdiği mühendis sayısı yılda beş yüz bin civarında.
Türkiye’de bunu tartışan var mı?
Bilim adamlarının gelişen matematiksel yöntemler ve çok duyarlı cihazlarla yaptıkları deneyler araştırma enstitülerinde üniversitelerde ve özel kurumlar tarafından destekleniyor. Bunlar için gerekli araçları yapan fabrikalar, bilime inanan politikacılar bunu gerçekleştirecek politik irade olmadan ‘Merak’ robotunu Mars’a indiremezsiniz..
İŞTE TEMEL BİR SORU
Cahiller neden Mars’ı inceleme gereği duymuyorlar? ‘Biz karnımızı doyuramazken gökteki yıldızlarla neden uğraşalım?’ diyebilirler. Onlara insanların bu merakı 3000 yıldır duyduğunu, yüzyıllardır bunu gerçekleştirmeye çalıştığını anlatamayız.
Bilgi ve davranışlarıyla Ortaçağda yaşayan insan, bilgi birikiminin çokuzun bir tarihi süreç içinde olduğunu anlayamaz. Ona karşın yaşam sürecin hızlandığını görüyor. Öküzlerin yada mandaların binlerce yıl çektikleri sabandan traktöre kısa bir sürede geçildiğini gördü. Köyde vaktiyle hiç görmediği şeyleri kentlerde hatta kasabalarda görüyor. Sağlıkla ilgili konularda doktor, röntgen, MRI gibi teknikleri ve ilaçları kendi deneyimi ile öğreniyor. Otomobil, kamyon, traktör kullanmayan kalmadı. Hiç görmediği
araçları da televizyonda görmüş olması normal.
Fakat cahil toplumun çağdaşlaşması örgütlenmemiş yüzeysel bir görsel bilgilenmedir.
Halkın dünyaya kapısını açması, Anadolu nüfusunun kentlere dolmaya başladığı 1960’lı yıllara uzanır. Ne var ki bu bilgilenme çağdaşlık bilincine ulaşmaya yetmiyor, ve gelişen dünyaya ortak olmamız anlamına gelmiyor. Toplumun cahil kalmasına neden olan politik bağnazlıklar aşırı derecede yoğun.
Bilgi, var olmanın bir uzantısı haline dönüşmedikçe toplumsal yaşamla doğal bir ilişki kuramıyor. Okullardaki bilginin yaşamla ilişkisi genelde doğrudan değil, soyut ve genel. Buna toplumun bilgi vurdumduymazlığını ekleyince durum umut verici değil. Bunu sağlayamayan öğretimin bedeli toplumsal çöküştür.
Çağdaş toplumların sorunları aynı. İnsanlar dünyanın dengesini ancak ortak olarak çalışırlarsa düzeltebilecekler. Farklı olduğumuz yalanına aldanmayın! Dünya için tek bir çözüm var. Bizim gibi cahil toplumlar bu sürecin figüranları olarak kalıyorlar. Oysa yakın gelecek bir ölüm kalım savaşıdır. Kanımca buna ortak olmayanlar ilk feda edilecek olanlardır. Soyları tükenen hayvanlar gibi olmamak için çağdaşlık sadece bilimden geçiyor. Çağdaş devletin temel ödevi toplumu bu bağlamda uyandırmaktır. İnsanlar ‘Kime soruyorsun bunları be adam!’ diyebilir. Aklı kaldığı varsayılan birilerine. Umutlarını yitirmemişlerse!
Sevgili Okuyucular,
Cehaletin iç ve dış kölelik tuzağı olduğunu anlamayan o cehaletin parçasıdır.
Faydalanılan Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi - Kitap Eki - Temmuz/2014
贊助
hnzdhnzdhnzdYalvoeKapganHanErenrandir評論 (19)
Kanki mars neymiş aya çıktık da ne bulduk biz en temizi imam hatip açmaya anadolu liselerinde 6 saat din dersi vermeye devam edelim xd
İnterstellar dedin duygunlandırdın biç. Kime ne yazıyosun boşver. Bu coğrafyanın geleceği belli. Asıl sorun başka..
Simdi hangi toplumlar cahil hangi toplumlar ileri
güzel olmuş eline sağlık
Savasda bile hastanelerin vurulmasi savas sucu sayılırken ucakla hastaneyi bombalayan topluma cahil mi demeliyiz,yada ucagi yaptigi icin gelismis medeni toplum mu demeliyiz
Güzel bir makale olmuş.Oturup bilimle uğraşmamız gerekirken AKP mi CHP mi diye salak saçma sorularla vaktimizi boşa harcıyoruz. Umarım akıllanırız, umarım geç kalmayız.
Pirinç
BAYBORA pirinç yollandı
Eyvallah kardeşim
v
Konu çok iyi, insanlar kendilerine geçen bilgi doğrultusunda bir dünya yaratabiliyorlar kendilerine. Eğitim, bilim, aydın sermayenin esiri oldukça bizde at arabalarını çekmeye devam edicez. Ayrıca Ezilenlerin Pedagojisi kitabı da güzel bir şekilde inceliyor bu konuyu.
https://youtu.be/IM1-DQ2Wo_w
@Skynet00: OMG! You understand me Do you speak Turkish ? Or google translate ?
Hey gidi hey ne filmdi be 3 kere izledim üçünde de aynı hazzı aldım.
Makaleye gelince, bu derin anlam taşıyan yazıyı bizimle paylaştığın için teşekkürler. Çok güzel bir yere değindin.
usenmeden okudum cehaletten bahsediyorsun dincileride bu kısma sokuyorsun peki sevgili ilerici arkadasım hiç kuranı mealinden okuyup anlamaya çalıstınmı islam ilminde astronomi fizik vs bi cok ilim kolları vardı bunları kontrol ettinmi ve marsa giden amerika demişsin bunu başarırken bunları kaç ulkenin yada insanın kanına girip kendine kazanc yolları saglayan amerikayı iyi araştırdınmı yada insanoglu ölümsüzmü marsta iş çevirsin marsta ne işin olur ordaki toprak parcası burdada var dunyanın her yerine el uzatan amerika gozunu başka gezegenlere cevirmiş bu cokmu ilericlik oluyor onu anlamadım tatlı dille anadolu insanına cehaleti yapıstırıp duruyorsun ben anadolu cocuguyum ve bundan gurur duyuyorum marsıda merak etmiyorum marslık bi durum olsaydı orda dogar yaşardık hiç bi şeyden haberin yok terörsitleri destekleyen cumhuriyet gazetesindekilermi çağdaş yada ilerici bu ara her nedense çağdaşlar teröristlerle cok işli dışlılar bunlar hangi bilimin peşindeler madem bu kadar cok ilericisin bunuda paylaşıyorsun bi şeyler anlatmaya çalısıyorsun ne yaptın ne yapıyorsun ne yapcaksın ve burda ne işin var oyunla marsa gidemezsin k.bakma
@Deadly: İlk önce keskin bir ayrımdan bahsetmeyelim. Benim burada yazdığım eleştiri dinci kesimedir. Dindar kesime değildir. Dinci demek kendi şahşi menfaati için dini alet edenlere denir. Dindar olan kesime saygım sonsuzdur.
Sen bile İslam ilminden bahsederken -vardı- diye yazmışsın. İşte bu -vardı- diyerek geçmişi belirten söz benimde içimi çok acıtıyor.
Bu kelimeyi ben bu makalede irdeledim. Neden 900 yıl önceki İslamın Altın Çağı gibi keşifler yapamıyoruz ? Bugünkü felsefenin, bilimin, teknolojinin
temelini hep İslam filozofları, bilim adamları atmıştır. 900 yıl önce --Göz ile göremediğimiz canlılar bizi hasta ediyor- diyebilen İslam âlimleri vardır.
---Günümüz arabalarının neredeyse aynısı çizimler yapıp bunu çalıştıracak suya benzer yanıcı bir enerji gerekiyor--- diyebilen İslamın Altın çağında mühendisler vardır.
Robot yapıp çalıştıran tasarımları Leonardo da Vinci nin ilgisini çeken El-Cezeri gerçeği vardır. İşte ben seninde dediğin -vardı- kelimesinin neden geçmişte kaldığını
bu makalede bahsettim Deadly. Bu bakış açısıyla düşününce seninde bu cümleye kadar yazdıklarıma hak vereceğine inanıyorum. Anadolu insanı olmakla bende gurur duyuyorum. Lakin makalede de bahsettiğim gericilikle gurur duymam mümkün değildir. Mars konusunda makalede yeteri kadar açık olduğumu düşünüyorum. 3000 yıldır merakımızdır.
Deadly Cumhuriyet gazetesinde ben çalışmıyorum. Bir günümde aldım, okudum, paylaştım bu kadar. Zamanında Ergenekon Davasından yatan askerlere de terörist diyordunuz. Sonra hepsinin FETÖ Kumpası olduğu anlaşıldı. Aslında Deadly belki senin değildir ama bizim millet çok hasımsız iyi kötü bir işi olan maaşı olan herkese nefret duyuluyor.
Askerin işi bozulur. Halk mest olur. Tam gün yasası çıkar. Doktorun işi bozulur halk mutlu olur. Polis OHAL döneminde aylardır 12 saat çalışır, 12 saat dinlenir. Halk oturmasın çalışsın tabi der mutlu olur. Normalde 24-12 dir bu. Bu halk asla ulaşamayacağı yerlere insanlara mesleklere karşı nefretini sadece sandıkta dile getiriyor. Ona göre oy veriyor.
eline sağlık panpa