Опубліковано в державі Turkey - Соціальна взаємодія та розваги - 03 Jul 2017 18:07 - 13
Gagauzlar 350 bin nüfus ile Moldova'nın Gagauz Yeri(Gagauzya) dedikleri özerk bir bölgede yaşamaktadırlar. Ve aynı zamanda Hristiyan olan sayılı Türk topluluklarındandır. Hristiyan olmalarının yanı sıra bugün TÜRKLÜĞÜ hiçbir yerde görülemeyen bir bağlılıkla ve bütün baskılara rağmen binbir emek/çaba ile kurdukları özerk devletlerinde kendi bayraklarının altında yaşamaya çalışmaktadırlar.
Avrupa'nın göbeğinde öz Türkçe konuşup öz Türk gibi yaşamaktadırlar. Ve sanıldığının aksine Türkiye Türkçesine en yakın lehçe Azerbaycan Türkçesi değil Gagauz Türkçesidir.(Ki makalenin sonunda dinlemeniz için bir iki şarkı ve güzel bir reklam bırakacağım.)
Bugün Gagauzya’da üç tane resmi dil vardır. Bunlardan birincisi, Gagauzlar‘ın öz dili olan Gagauzça, diğer ikisi ise Moldovca (Romence) ve Rusçadır. Fakat Gagauzlar öz dillerine çok önem verirler ve çocuklarına en başta kutlu Türkçelerini öğretirler. Hatta çocuklarına “Ey, sen nesoy Gagauzsun, açan bilmersin bizimce lafetmee?” diye sorarak, onları öz dillerine bağlı kılmaya çalışmışlardır. Gagauzlar, Türkçü düşünür Necip Hablemitoğlu’nun da desteği ile 1993 yılında, o yıla kadar kullandıkları “Kiril alfabesini” değiştirip, “Latin alfabesini” kabul ederler. Onların dillerinde Slav – Latin kökenli yabancılaşmaların meydana gelmemesinin önemli bir nedeni ise, ünlü Gagauz Profesörü Ay Baba Mihail Çakır’ın İncil’i Türkçeye çevirmesi ve böylece tapınma (ibadet) dilinin Türkçe yapılmasıdır.
Gagauzlar Karadeniz’in kuzeyine yüzyıllar önce göç eden, Oğuz boyundan gelen soydaşlarımızdır. Ata yurtlarından ayrılmak, Slav etkisi altına girmek ve çok defa çeşitli baskılarla oyunlara maruz kalmak, onların öz değerlerine sıkı sıkıya bağlı kalmalarını sağlamış. Türklük bilincini çok iyi şekilde yaşamış ve yaşatmışlardır.
Ortadoks Hrisyiyan olmalarına rağmen Şamanizmden gelen inançları ile Resmen Türk Hristiyanlığını şekillendirmişlerdir(Aynı anadoluda olan Müslümanlık gibi, yani Türk Müslümanlığı gibi)
Ekonomik gelirleri orta düzeyde olup, eğitimleri oldukça yüksektir. Gagauzya genelinde 45’e yakın kütüphane, ilk – orta ve lise düzeyinde eğitim veren 55 tane okul ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de katkılarıyla kurulan Komrat Üniversitesi bulunuyor. Bunların dışında TİKA’nın desteğiyle kurulan Atatürk Kültür Evi ve müzeler de varmış. Türkiye’ye çok ilgili olan ve Türkiye Türklerini çok seven Gagauzların, genellikle Komrat bölgesinde dinlenebilen Gagauz Radyosu’nda Gagauzca yayınlar yapılıyor ve yayınlardan kalan kısımlarda TRT-FM yayınları veriliyor. Ayrıca her gün, hemen hemen her eve bir gazete girer. Roman, öykü, şiir… gibi türlerde eserler de yazılıp basılmaktadır.
NOT: Türkiye 10-15 yıl öncesine kadar Gagauzya'nın kalkınması ve daha gelişmesi için ödenekler yollarken ve ortak projeler yürütürken, bugün Gagauzya'dan elini ayağını çekmiş durumda. Hatta Türkiye'nin Gagauzya'dan uzaklaşmasını ülkenin başkanı üzülerek anlatıyor bir röportajında. Türkiye'nin Gagauzya ile iletişimi kesmesi onları fazlasıyla üzen bir durum.
Avrupa'nın göbeğinde öz Türkçe konuşup öz Türk gibi yaşamaktadırlar. Ve sanıldığının aksine Türkiye Türkçesine en yakın lehçe Azerbaycan Türkçesi değil Gagauz Türkçesidir.(Ki makalenin sonunda dinlemeniz için bir iki şarkı ve güzel bir reklam bırakacağım.)
Bugün Gagauzya’da üç tane resmi dil vardır. Bunlardan birincisi, Gagauzlar‘ın öz dili olan Gagauzça, diğer ikisi ise Moldovca (Romence) ve Rusçadır. Fakat Gagauzlar öz dillerine çok önem verirler ve çocuklarına en başta kutlu Türkçelerini öğretirler. Hatta çocuklarına “Ey, sen nesoy Gagauzsun, açan bilmersin bizimce lafetmee?” diye sorarak, onları öz dillerine bağlı kılmaya çalışmışlardır. Gagauzlar, Türkçü düşünür Necip Hablemitoğlu’nun da desteği ile 1993 yılında, o yıla kadar kullandıkları “Kiril alfabesini” değiştirip, “Latin alfabesini” kabul ederler. Onların dillerinde Slav – Latin kökenli yabancılaşmaların meydana gelmemesinin önemli bir nedeni ise, ünlü Gagauz Profesörü Ay Baba Mihail Çakır’ın İncil’i Türkçeye çevirmesi ve böylece tapınma (ibadet) dilinin Türkçe yapılmasıdır.
Gagauzlar Karadeniz’in kuzeyine yüzyıllar önce göç eden, Oğuz boyundan gelen soydaşlarımızdır. Ata yurtlarından ayrılmak, Slav etkisi altına girmek ve çok defa çeşitli baskılarla oyunlara maruz kalmak, onların öz değerlerine sıkı sıkıya bağlı kalmalarını sağlamış. Türklük bilincini çok iyi şekilde yaşamış ve yaşatmışlardır.
Ortadoks Hrisyiyan olmalarına rağmen Şamanizmden gelen inançları ile Resmen Türk Hristiyanlığını şekillendirmişlerdir(Aynı anadoluda olan Müslümanlık gibi, yani Türk Müslümanlığı gibi)
Ekonomik gelirleri orta düzeyde olup, eğitimleri oldukça yüksektir. Gagauzya genelinde 45’e yakın kütüphane, ilk – orta ve lise düzeyinde eğitim veren 55 tane okul ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de katkılarıyla kurulan Komrat Üniversitesi bulunuyor. Bunların dışında TİKA’nın desteğiyle kurulan Atatürk Kültür Evi ve müzeler de varmış. Türkiye’ye çok ilgili olan ve Türkiye Türklerini çok seven Gagauzların, genellikle Komrat bölgesinde dinlenebilen Gagauz Radyosu’nda Gagauzca yayınlar yapılıyor ve yayınlardan kalan kısımlarda TRT-FM yayınları veriliyor. Ayrıca her gün, hemen hemen her eve bir gazete girer. Roman, öykü, şiir… gibi türlerde eserler de yazılıp basılmaktadır.
NOT: Türkiye 10-15 yıl öncesine kadar Gagauzya'nın kalkınması ve daha gelişmesi için ödenekler yollarken ve ortak projeler yürütürken, bugün Gagauzya'dan elini ayağını çekmiş durumda. Hatta Türkiye'nin Gagauzya'dan uzaklaşmasını ülkenin başkanı üzülerek anlatıyor bir röportajında. Türkiye'nin Gagauzya ile iletişimi kesmesi onları fazlasıyla üzen bir durum.
Винагородити
ALPERTUNGAKon SamaTrafalgar D Water LawКоментарі (13)
Bi garip oldum eline bakıyorum iyi hos ama arkasında haç var 😒
Türklüğün en yüce örneklerindendir. Dinciliği Türkçülük ile karıştırmamış yani beyinleri yıkanmamış saf Türklerdir. Kutlu Turan Cumhuriyetinin başkenti olacak kapasitede bir yer.
o7
Bu yazıda anlatılanlardan bir tek ibadetlerini Türkçe olarak yaptıklarını bilmiyordum. Darısı biz Anadolu Türklerinin başına.
Arap şeyhleri yerine Türk dedelerinden öğrenmeye çalıştığımız sürece Türklüğün başı yere gelmeyecektir. Gagavuz kardeşlerimiz bu şekilde davrandığı için seviniyoruz. Umarım bizdeki arap sevdalılarına ders niteliğinde olur.
Arap sevdalılığı kadar saçma bir terim yok biraz tarih öğrenin lütfen tarih okuyun tarih okuyun sonra yorum yapın. Arapları kimse bilmez müslümanlığı araplarla bağdastırıp bu cümleyi kuruyorsanız gidin gene tarih okuyun. Müslümanlık türklükle bagdasmıştır arapla değil. Bütün avrupa müslümanları türk diye bilir, kişi arap olsada türk der. Eger bir hristiyan müslüman olursa sen türk oldun derler.
Gagavuzlar müslüman değil diye hakiki türk yapılmış ee hristiyanlar. şamanist olsalar aklım alacak , bu arkadasların bu fikre nerden kapıldıkların,ı biri mantıklı şekilde bana anlatabilir mi?
@BAYBORA, ben cevap vereyim canım. Bizler İslamiyete geçerken ne kadar İslamiyeti kendimize göre yorumlamışsak yani İslamiyete kendi kültürümüzden bişeyler katmışsak, her millet de(Araplar da dahil) bu dine bişeyler kattı. Biz de İslamiyet i büyük oranda Araplardan görüp öğrendiğimiz için, İslami fikir diye bazı Arap fikirlerini de almışız kendimize. Ayrıca halkımızın da(ne ara oldu hala emin değilim) bir süre cahil kaldığı için garip garip söylemleri ve faaliyetleri var, örnek benim baba tarafımdan, koca dedeye sorduğunda Kazak Türküyüm, koca nineye sorduğunda Türkmenim der, dedeye Türk Atalarımızdan bahsedince, atalarının Türk değil Arap olduğunu söylüyor(Anası babası ve şecereye göre bütün üyeler Türk ama ata diye Arap kabul ediyor), bir cahilliğimiz de ibadetlerde Arapça kullanılması, Kur an ın Arapça okunması, fakat onlar dinlerine de Türkçe inanıyorlar. Bunun dışında bir çok büyük Türk İslam Alimi varken, biz yine Türk olmayan alimlerden şeyhlerden din öğrenecez diye uğraşıyoruz, Mesela dinimizi, din konusunda yorumları yine Türk olan Buhari den, Maturidi den, Akşemsettin den, Ahmet Yesevi den, Hacı Bektaş Veli den, Hacı Bayram Veli den, Hızır Bey den, Hamdi Yazır dan, Mehmet Akif ten, Yunus Emre den, Ömer Nasuhi Bilmen den öğrenmek varken neden Saidi Nursi en öğrenelim ki.
Ve farkı da sen kendin söylemişsin zaten, Avrupa da Müslüman olan herkese Türk derlerken, bu adamlar Müslüman olmadıkları halde Türk diye anılmakta, bu demek oluyor ki biz Müslüman Türkler den farklı birşeyleri var. Yanlış anlaşılma olmasın ben sıkı bir Müslümanım fakat yaptığımız bir hata var, din vicdani birşey, bu adamlar çocuklarını alıp biz gibi önce sen Müslümansın demiyor, önce alıyorlar sen Türksün diyorlar, benliklerini öğretip sonra dinlerini öğretiyorlar. Bu yüzden de biz Müslüman Türklerden daha sıkı Türk oldukları yadsınamaz bir gerçek.
İslamiyeti Araplardan değil İranlılardan öğrendik.